Aristoteles’in Fizik’den Sonraki Metinlerinden

Sanat Tanımı Topluluğu

Ateş, hava, su, toprak gibi doğal tözler ile öbür yalın cisimler, bunlardan başka, bitkiler, hayvanlar ve gök ile bunların bölümleri herkesin varolduğunu onayladığı duyusal tözlerdir ve bunların hepsinin özdeği vardır.

Dayanak, bir anlamda özdek, başka bir anlamda biçim, ama asıl, özdek ile biçimden oluşan birleşik varolan olarak, tözdür. Birleşik varolan oluşan, yokolan ve bağımsız olan biricik şeydir.

Özdeğin bir töz olduğu açık, çünkü, bir karşıttan öbürüne değişmelerde, değişme özdek üzerinde gerçekleşir.Tözsel değişme öbür değişmeleri; başkalaşma, büyüme, küçülme ve yerdeğiştirmeyi, içerir.

Biçim (öz) bir tözdür ve tanım bir birleşik tözün özünün (biçiminin) ne olduğunu anlatan bir sözdür. Ad birleşik bir tözü de, eylem ve biçimi de adlandırabilir. Kendi başına biçim ne oluşur, ne de yokolur. Özdek ve biçimin birleşmesi olan, somut birleşik tözler oluşur ve yokolur. Birleşik tözlerin tanımı yapılır; kendi başlarına birleşenleri ise tanımlanamaz.

Her şey aynı ilk özdeksel nedenden çıksa da, her somut birleşik töz kendisine özgü bir yakın özdekten oluşur. Oluşun olanaklı nedenleri özdeksel, eyleme geçirici, biçimsel ve ereksel nedenlerdir. Son iki neden tek bir neden olarak birleştirilebilir. Doğal ve oluşabilen tözler için nedenlerin sayısı budur.

Bir bölümler çokluğundan oluşan, ama, bütünü, bu bölümlerin bir yığını olmayıp ayrımlı bir şey olan her şeyin ilkesi birdir.Tanım, konusunun özsel bir olması nedeni ile, bir olan bir sözdür.

Oluşabilen varolanlarda güç durumunda olmaktan gerçeğe geçişi sağlayan neden eyleme geçirici nedendir -birinin veya öbürünün özü/ biçimidir-. Tanımın da bir eylem (biçim) yanı ve bir özdek yanı vardır.

Ulamlar (kategoriler) tanımlanamaz; onlardan her biri kendisi olarak, özü gereği ve dolaysız olarak bir birolan ve varolandır. Özdeği olmayan şeylerin hepsi böyledir.

Varolanın birincil anlamı töz ulamındakileri karşılar. Öbür ulamlara töz ile bağıntılarından ötürü varolan denir. On ulamda toplanan varolanlar, güç durumunda varolanlar ve gerçekleşmiş varolanlar olmak üzere, ikiye ayrılır.

Değişebilen varolanlarda değişme gücü ya da başka varolanlarca değiştirilme gücü bulunur. Oluşturmaya yarayan bütün üretici bilimler, bir başka varolanda veya güç olarak bir başka varolan olması bakımından bir aynı varolanda, değişmenin ilkesi olan, ussal güçlerdir.

Eylem bütün varolanlara uygulanabildiğinden bir cinsin kapsamında değildir. Eylem güç ile bağıntılı olarak devinim, özdek ile bağıntılı olarak tözdür. İçkin eylem, bütünü ile eyleme geçiricidedir ve ereğine vardığında ortadan kalkmaz. Geçişli eylem üretici bilginin (sanatçı) dışındaki bir yapıtta gerçekleşir.

Güç olarak bir şeyde bulunan, eyleme geçişi hiçbir olanaksızlık içermeyen şey, olanaklıdır. Tam gerçek de denilen eylem, çıktığı şeyden başka bir şeye yönelen devinimdir. Varolmamış bazı şeyler güç olarak vardır ama, tam gerçek olarak varolmadıklarından, bunlar bir anlamda, var değildir.

Varolmayan ama varolması olanaklı olan bir şeyi güç olarak var gibi aldığımızda ortaya hiçbir olanaksız durum çıkmaz. Yanlış ile olanaksız aynı şey değildir; (oturuyor durumdayken) “ayakta duruyorum” anlatımım yanlıştır; ama, ayakta duruyor olmam olanaksız değildir.

Bir şey varolduğunda başka bir şeyin de varolması zorunlu ise aynı şey olanaklı olduğunda (güç durumunda bulunduğunda) öbür şeyin de olanaklı olması zorunlu duruma gelir.

Bütün güçler içinden, duyular gibi, bazıları doğuştan gelir; bazıları alışma sonucu, bazıları ise öğrenme yolu ile elde edilir. Güçlerden bazıları şeylerde doğaları gereği vardır. Bazılarının akılsal olmamalarına karşı canlılarda bulunan bazı güçler akılsaldır. Akılsal olmayan güçler canlılarda da canlı olmayanlarda da bulunur.

Bir şeyin nasıl güç durumundaki başka bir şey olduğunu belirlemeliyiz. Örneğin, toprak (uzak özdek) güç durumundaki çekmece midir? Çekmece ağaçtandır. Tam anlamında güç durumunda olan, gerçekleşmiş olanın yakın özdeğidir. Bu durumda, toprak güç durumundaki çekmece değildir; çekmece topraktan değil ağaçtandır; çünkü güç durumunda çekmece olan ağaçtır ve genel olarak ağaç genel olarak çekmecenin özdeğidir. İlk özdek ise belirli bir şey, bir töz değildir.

Güç her türlü devinim ve durgunun ilkesidir. Güç ile doğa devindirici nedenlerdir. Oluş bir ereğe yönelir. Böyle olduğundan eylem, tanım ve töz bakımından öncedir. Güç durumunda olanın gerçekleşmesi olanaklıdır. Sonradan oluşacak olanın, biçim ve töz olarak önceden bulunması gerekir.

Yokolmayan şeylerin hepsi gerçek durumdadır; varoluşu zorunlu (gerekli) olan hiçbir şey güç durumunda bulunamaz. Önsüz, sonsuz olanlar, töz bakımından, ortadan kalkan şeylerden önce gelir.

Kendinde bir şeyi yapma gücü bulunan bütün şeylerde karşıtları oluşturma gücü vardır. Gerçekleşmiş iyinin (yapılan şeyin) karşıtlardan belirli biri olmasına karşı, güç durumu, karşıtların, aynı anda, hem biri, hem öbürüdür. Bu durumda, iyinin gerçekleşmiş durumu iyinin güç durumundan daha fazla iyidir.

Güç durumunda bulunan geometrisel yapılar gerçek duruma, geometricinin düşünmesi ile bulgulanarak getirilir (geometricinin düşünmesi eylemdir).

Varolan ve varolmayan anlatımları birincil olarak ayrımlı ulamlar (kategoriler) konusunda kullanılır. İkincil olarak bunlar bu ulamların gücü, eylemi veya bunların karşıtları; üçüncül olarak ise, en dar (belirli) anlamında, “doğru” ve “yanlış” ile bağıntılı olarak kullanılır.

Bir anlatımın doğru ya da yanlış olması, olaysal olarak, nesnelerin birleşme ve ayrılmalarına bağlıdır. Masa beyaz olduğu için, “masa beyazdır” anlatımı doğrudur. Doğru, nesneler arasındaki bir bağıntıyı veya bağıntılı olmamayı dikkate almak ve söylemektir. Özsel olan ve gerçekleşmiş olan her şey ile bağıntılı olarak yanlış olanaklı değildir, onlar bilinir ya da bilinmez.

İlineksel değil asıl anlamında birin, dört ayrımlı karşılığı vardır: İlkin doğal olarak sürekli olan şeylere, ikinci olarak, bir bütün olan ve bir kılığı olanlara bir denir. Üçüncü anlamında bir sayı bakımından bölünemez olandır. Son olarak, bir, bilgi ve bilim bakımından bölünemeyen, tözlerin bir olmasının nedeni olan, türdür.

Birin özü (neliği) her türün ilk ölçüsü, ama, özel ile, nicelin ilk ölçüsü olmasıdır. Nicel, nicel olmak bakımından, bir ile veya bir sayı ile bilinir. Dolayısı ile sayı olarak ele alındığında, bir, sayının ilkesi olmaktadır.

Sözlük anlamı ile bir veya birim ölçüdür; öncelik ile niceln, sonra nitelin ölçüsüdür. Bir şeye nicel bakımından bölünemez olması durumunda bir denir. Bundan ötürü bir salt olarak ve bir olmak bakımından bölünemezdir.

Bir her cinste belirli bir doğadır ve birin doğası kendinde bir değildir. Herhangi bir töz kendinde biri ortaya koyar.

Bir ile varolan, yaklaşık, aynı anlama gelir. Bir bütün ulamlarda (on ulamda da) aynı biçimde bulunur; yalnızca belirli bir ulama özgü değildir. Ulamlara göre varolan nasıl ise bir de öyledir.

Bir olmak bireysel varoluşu olmaktır. Bölünemez veya bölünmemiş olana “bir”, bölünmüş veya bölünebilir olana “çok” dendiğinden, bir ve çok birbirinin tam karşıtıdır.

Aynı, benzer, eşit bir olan için, başka, benzemez, eşit değil ise çok olan için söylenir. Başka ve aynı, her şey konusunda, şeylerin bir ve varolmaları koşulu ile, evetlenir. Aynı olan sayı bakımından veya sayı ve tanım bakımından aynıdır. Salt anlamda aynı olmayan ve somut tözleri bakımından da aralarında ayrım olanlar, biçim olarak aynı ise, benzerdir.

Aynı cinsteki veya aynı öznedeki en fazla ayrımı olan iki uç şey veya aynı gücün yönetimindeki tam ayrımlı iki uç şey birbirine tam karşıttır. Tam karşıt olma en belirgin ayrımlı olmadır.

Belirgin ayrımlı olanlar çelişkililer, yoksun olanlar, karşıtlar ve görelilerdir. Birincil ayrımlı olma çelişkili şeylerdedir ve çelişkinin hiçbir ara durumu yoktur. Yoksunluğun bazen ara durumları olur. Siyah, beyaz tam karşıtı gibi öznede bulunan bazı karşıtların da ara durumları vardır.

Eşit eşit değil ile belirgin ayrımlıdır. Daha büyük ve daha küçük olanlar eşit olmayanlardır. Eşit olan, daha büyük olandan da daha küçük olandan da yoksun olma bakımından ayrımlıdır. Eşit olan büyük, küçük olmayandır.

Çok bir ile salt olarak ayrımlı değildir. Bir ile çok, yalnızca, sayı olarak ayrımlıdır. Çok olanın bir sayı birin de sayının ölçüsü olması nedeni ile çok ve bir, bilimin bilinene göre olması anlamında biri öbüründen göreli olarak ayrımlıdır.

Ara durum, değişen şeyin kendisine doğru değiştiği şeydir. Bütün ara durumlar, karşıtlardan başlayarak oluşan ve karşıtlar arasında bulunan, aynı cinsteki durumlardır.

Tür bakımından başka olan, bir başka şeyden, her ikisinde de ortak olması gereken şeyde başka olandır. Tür bakımından başka olma aynı cinsten olmayı, ayrımlı ve bölünmez olmayı gerektirir.

Tür ayrımını oluşturan öz bakımından karşıtlardır. Bir yanda biçim öbür yanda özdek söz konusu olduğunda, türsel ayrımı oluşturan kaynağı biçimsel olan karşıtlardır. Özdeği ile biçimi birleşik olan birincil tözdeki karşıtlar ise tür ayrımı oluşturmaz.

Yokoluşa uyan ile yokoluşa uymayan şeyler cins bakımından ayrımlıdır. Yokoluşa uyma zorunlu olarak yokoluşa uyan varolanların tözüdür veya onların tözünün özelidir.