B. Russell; Dış Dünya Bilgimiz

Sanat Tanımı Topluluğu

Geleneksel düşünme dış dünyayı, deneye başvurmadan, mantıksal usyürütmeler ile oluşturuyordu. Ama, mantığın bireşimsel (kurmacı) değil çözümsel olduğu anlaşıldığında gerçeğin (dünyanın) ne olduğunun savlanmasından kaçınılmıştır.

Düşünürler, tikellerin özelleri konusunda değil, bunların karşısında oluşan zihinsel olayların yapısı ve genel biçimi konusunda anlatımlarda bulunur. Biçim (form) bir bileşen değil, bileşenlerin bir araya geliş yoludur.

Geçmişteki doğru önermelerden öndeyilere ulaşmak için kullanılan çıkarım ilkesi “tümevarım”dır. Geleneksel mantık, özneyüklem biçiminde önermeler ile işlem yaptığından, “bağıntısal” tümceleri mantıksal olarak dikkate almamıştır.

Dünyanın bir eksiksiz betimlemesi, yalnızca, bütün şeylerin adlarının sıralanmasının ötesinde, onların bütün nitellerinin ve bağıntılarının adlarının da dökümünü gerektirir. Bütün “atomsal olgular” (olaydurumları) tanındığında, (ve tanımanın dışında bir başka bilgi edinme türü bulunmadığı onaylandığında), bunları anlatan önermelerden bütün doğru önermeler, mantık yolu ile, türetilebilir.

Duyuverilerini anlatan ilksel önermelerden yola çıkılarak tümevarım ile elde edilen, genel önermeler kesin değildir. Bilgilerin (doğru önermelerin) tamamının, çıkarımdan gelen önermeler dolayısı ile bilinenleri “türetilmiş”, kendi dışında herhangi bir kanıtın desteği olmadan bilinenleri ise “yalın”dır.

“Bu şey şundan bağımsızdır” demek ya “bunun varoluşu öbür şey olmadan olanaklıdır” demektir ya da “bu iki şey arasında birinin öbürünün etkisi olarak ortaya çıkması bakımından bir bağıntı yoktur” anlamına gelir.

Zihinsel olan “duyumsamak” eylemi ile zihinde bulunan “duyuverileri” duyumsanır. Bir duyuverisine, başka duyuverileri ile deneyin bize olağan diye onaylattığı türden bağıntısı var ise “gerçek”, böyle bağıntılı değil ise “yanılsama” deriz.

“Kendinde şey (yalnızca kendisi olan, kendilik, antite)”, kendimiz ve kendi duyu örgenlerimiz ile birlikte, duyumsadıklarımızın (duyuverilerimizin) nedeni olduğu savlanan, ama, duyumsanmayan şeydir.

Belirli bir duyuverisinin belirli bir nedenin (nesnenin) duyuverisi (görüntüsü) olduğunu söylemek, bu duyuverisinin, dizi olarak alındığında, o (varsayımsal) nesneyi oluşturduğu savlanan duyuverilerinden biri olduğunu anlatmaktır.

Bir nedenin her bir duyuverisi, o şeyin çeşitli duyuverilerinin sınıfının bir ögesi ve aynı zamanda, herhangi belirli bir görüngedeki (perspektifteki) duyuverilerinin sınıfının bir ögesidir. Nesne, fizik yasalarına uyan, duyuverileri dizisidir.

Zamansal olarak da kuşatılan duyuverileri dizisine “olay” denir. Olaylar ya eşzamanlıdır ya da biri önce öbürü sonradır. İki olay aynı anda ise eşzamanlıdır. Birinci olayda ikincideki herhangi bir andan önce gelen bir an var ise birinci olay ikinci olaydan öncedir.

Herhangi bir belirli olayın sürdüğü zaman boyunca bir yerde bir değişimin de sürüp gitmekte olduğunu onaylarsak, anlar dizisi “sıkı” olmalıdır. Yani herhangi belirli iki an arasında başka anlar olmalıdır. Bir olay anın oluştuğu topluluğun (grupun) bir ögesi ise o olay o andadır deriz.

Bir anı oluşturan toplulukta (grupta) başka bir anı oluşturan topluluktaki bir olay ile eşzamanlı olmayıp ondan önceki bir olay bulunuyor ise, birinci an öbüründen “önce”dir. Bir olay başka biri ile eşzamanlı değil de önce ise, o olaydan “bütünü ile önce”dir.

Hiçbir olay kendinden önce değildir. Bir olay öbüründen bütünü ile önce ise ve öbürü de bir üçüncüsünden bütünü ile önce ise birinci üçüncüden bütünü ile öncedir. Bir olay öbüründen bütünü ile önce ise onun ile eşzamanlı değildir. Eşzamanlı olmayan iki olaydan biri öbüründen bütünü ile öncedir. Bu öncüller ile anların bir dizi (seri) oluşturması sağlanabilir.

Anlar dizisinin “sıkı” olmasını sağlamak için, “bir olay öbüründen bütünü ile önce ise, birinden bütünü ile sonra ve öbüründen bütünü ile önce olan bir şey ile eşzamanlı bir olay vardır” öncülünü onaylamamız gerekir. Bu durumda, “bir olay başka bir olaydan hemen önce gelen bir zaman süresinin bütününü kaplar ise onun öbür olay ile en az bir ortak anı vardır” sonucuna ulaşırız.

Bir nokta veya bir an “duyuverileri sınıfı” olarak karşılandığında uzamsal ve zamansal bir çok sorun çözülebilir. İçindeki ikililerden her biri “bakışımlı ve geçişli” türden bağıntılı olan bir nesneler kümesindekileri, ortak özellikleri olan ve küme dışındaki bir nesne ile de aynı bağıntıda olabilen şeyler olarak görebiliriz.

Çeşitli bağıntı türleri vardır: Bir bağıntının terimlerinden biri ile öbürü arasındaki bağıntı, öbür terim ile alınan ilk terim arasında da var ise (eşzamanlı olma bağıntısı gibi) bu bağıntıya “bakışımlı (simetrik) bağıntı” denir.

Bir bağıntının terimlerinden birinin öbürü ile bağıntısı, bu ikinci terim ile bir üçüncü terim arasında olduğunda, aynı bağıntı ilk terim ile üçüncü terim arasında da var ise bu bağıntıya “geçişli bağıntı” denir. Eşzamanlı olma bakışımlı bağıntısı, aynı zamanda, “geçişli” bağıntıdır. Böyle bağıntılara “bakışımlı geçişli bağıntı” denir.

“Geçişli” bağıntıların çoğu “bakışımlı” olmadan geçişlidir (“daha büyük” bağıntısı gibi). Dizi doğuran bütün bağıntılar “geçişli” bağıntıdır. Herhangi bir bakımdan eşit olma veya bir ortak özeli olma gibi bütün bağıntılar “bakışımlı ve geçişli ”dir. “Eşit sayıda olma” toplulukların bakışımlı ve geçişli bağıntısıdır.

Belirli bir anda varolmanın bir bakışımlı geçişli bağıntı olmasından, o anda ortada olan bütün şeylere bir ortak özel veren, bir anın gerçekten varolduğu düşüncesine varırız.

Belirli bir olayın, bakışımlı geçişli bağıntıda bir olaydurumları dizisi olmasının anlaşılmasının ötesinde, buradan, bakışımlı geçişli bağıntıda olmayı açıklayan, gerçek şeylerin varolduğu düşüncesine de varırız.

Belirli bir terim ile belirli bakışımlı geçişli bağıntısı bulunan terimlerin sınıfı, sınıfın bütün ögelerinin ortak bir özelinin bütün biçimsel isterlerini gerçekleştirir.

Başka herhangi bir ortak özelin bir kuruntu olma olasılığına karşın, sınıf kesin olarak varolduğundan, gereksiz onaylamalardan korunmak için, genellik ile onaylanacak ortak özel olarak sınıfı almak sakınıma uygundur. Güvenli olan ve uydurma fizikötesel nesneler kullanma tehlikesini uzaklaştıran yaklaşım budur.

_________________________________________________